Superhumanity

Emlak Pornosu ya da Kendi Evlerimizin Kölesi Olmaktan Nasıl Kurtuluruz
Yeni Eski Nezihler

Ingo Niermann

Evlerin amacı bize dışarıdan daha rahat bir ortam sunmaktır. Bizi dışarının tehlikelerinden koruyan duvarlarla birlikte içeriyi biriken türlü alet edevatla donattık. Tüm bu şeyler tarafından doğamızın bozulması, beraberinde yalnızca daha fazla şey getirdi. Dijitalleşme iç tasarımın minimalizminde bir kaymaya neden oldu; önceleri küçültmek, pürüzsüzleştirmek ve o alet edevatı saklamakla ilgiliyken, artık üç boyutlu yazıcılar ve bulut teknolojisi sayesinde tam o an ihtiyacımız olandan başka hiçbir şeye sahip olmadan yaşayabiliyoruz.

Hiçlikten açılıp genişletilemeyecek tek şey özel yaşam alanımız. Dünyanın yüzeyi sınırlı ve inşaatlara kısıtlamalar getirilirken nüfus büyümeye devam ediyor. Sonuç, yoğun bir şekilde yaşanılan bölgelerde, eğer mümkünse, geniş, boş, doğal ışık alan alanlar. Binlerce yıllık medeniyet ve toplu katliamdan sonra şimdi de metre kareleri öldürüyoruz. Orta-üst sınıf mimari mücevherler alıp onları parlatmak için yıllarını vererek içlerinde mabetlermişçesine yaşamak için hisselerini veya şirketlerini satıyorlar ve hayatlarını yaşadıkları yerleri özel etkinlikler için ara sıra kiraya vererek kazanıyorlar.

Duvarla çevrili bir alan nihai lüks hâline geldi. Yatağınızı ve kıyafetlerinizi koyabilecek bir alanınızın olması, tastamam bir vatandaş statüsü kazanmak için bir adrese sahip olmak kadar önemli. Bir çok devlet, halklarına yiyecek, giyecek ve sağlık hizmetleri sağlarken hâlâ barınma garantisi veremiyor. En iyi ihtimalle size kiranızın belirli bir kısmını ödeyebiliyorlar.

Dünyanın fiilen her noktasında satılık veya kiralık meskun mekân fiyatları, ortalama gelirden daha hızlı artıyor ve sonuç fiyatların daha da artacağına dair kendi kendini doğrulayan bir kehanet oluyor. Eğer şimdi bir apartman dairesi ya da müstakil ev almazsanız muhtemelen hayatınızın geri kalanında benzer bir yer alamayacaksınız. Silah zoruyla emlak merdivenini olabildiği kadar hızlı tırmanıyor ve bunu yaparken ev değiştirip şehrin en kötü yerine taşınmak zorunda kalmayasınız diye günün birinde sahip olabileceğiniz çocuklar için de yeterli yer olmasına da dikkat ediyorsunuz. Çiftler yalnızca beraber satın aldıkları eli yüzü düzgün evler için bir arada kalıyor. Belki ev o kadar enfes ki gerçek duygusal bağlılığın yerine geçiyor ve evlilik pratikte üçlü bir hâl alıyor. Hayalet (Ghost), Dokuz Buçuk Hafta (9½ Weeks) Sevginin Bağladıkları (Sleepless in Seattle)… 1980’lerden beri çoğu erotik gerilim ve romantik komediler, emlak pornosunun mesken tutulmamış bir seviyesini gösteriyor.

Hiçbir şey dünya çapında gerçekleşen emlak patlaması kadar milyoner üretmedi. Ancak bu aynı zamanda insanların çoğunu hayat boyu süren konut kredileri ve kusursuz bir kariyere mahkum etti. Emlak fiyatları bu şekilde yükselirken her yeni nesil için gelirleriyle düzgün bir barınak edinmek daha zor ve riskli bir hâle geliyor. Daha önceden alabildiğiniz bir konutu satıp birkaç senelik maaşınız kadar kâr elde etseniz bile, düşük performans sergileyen piyasası ve yetersiz altyapısıyla daha fakir bir bölgeye taşınmak size daha pahalıya patlıyor.

Yüklü bir miras son şansınız. Kira ödemek ya da konut kredisi almak zorunda kalmayanlar, yeni eski nezihler: Oldukça imtiyazlı ama çoğunlukla borcunu ödeyemeyen cinsten. Ben, kişisel olarak, devasa apartman dairelerinde sahip olup yiyecek bir şey bulmakta güçlük çeken birçok insan tanıyorum, sayıları da artıyor. Artan faturalar onları içten içe yiyor ve daireyi kiralamak kurallara aykırı olabiliyor. Diğer taraftan kiraya vermek konutun değerini de düşürebiliyor. Almanya’da bu düşüş yüzde elliye kadar çıkabiliyor çünkü kiracıları çıkartmak oldukça zor ve yeni bir kontrat yapılmadığı takdirde kira ancak azar azar artırılabiliyor. Sonuç olarak birçok ev sahibi konutlarını boş tutmayı ya da yalnızca Airbnb ile kiraya vermeyi tercih ediyor.

Airbnb’nin resmi kuruluş amacı, evinizde olmadığınız bir zaman aralığı için tüm evi ya da ihtiyacınız olmayan boş bir odayı kiralamaktı. Ancak Airbnb kalıcı yaşam alanını küçültüyor. Apartman dairesi ya da ev sahibi olmanın olası gelirlerini artırarak konutların fiyatlarını daha da yukarı çekiyor.

Ev sahibinin suçu

6 yıl önce, Berlin’in az buçuk nezihleştirilmiş bir bölgesinde düzgün bir apartman dairesi alacak kadar parayı kısmen tasarruf, kısmen de miras yoluyla biriktirmeyi başardım. Diğer Avrupa baş kentlerine kıyasla, Berlin’de fiyatlar şaşırtıcı bir şekilde düşük, aynı şekilde kiralar ve maaşlar da. Tekrar birleşmeden beri Almanya’nın yeni başkenti olmasına ve ülkenin ekonomisinin yükselişte olmasına rağmen Berlin’in nüfusu artmıyordu. Berlin’in ekonomisi hâlâ kötüydü ve şehirden kırsala kaçanların açığını kapatacak kadar uluslararası bohem insan şehre taşınmıyordu. Soğuk Savaş sırasında şehrin Batısı kapitalist tarafı bir duvarla çevriliydi ve Doğusu sosyalist tarafındaki insanlar da kişisel birikimlerinden mahrum kalmıştı, bu yüzden şehrin dışında kendi evini inşa etme fikri oldukça yeniydi.

Ancak 2008 küresel, 2009 Avrupa ekonomik krizleri Berlin’in emlak piyasasını oldukça şiddetli bir şekilde etkilemek üzereydi. Kriz, istikrarsız gelirlere sahip ABD’lilere agresifçe verilen konut kredileri tarafından tetiklenmişti. Kendi kendini gerçekleştiren bir kehanet gibi, emlak balonu dünya çapında bir saadet zincirine dönüştü. Krizi durdurmak için bankalar piyasaları ucuz paraya boğdu. Ancak faizler düşerken para güvenli bir şekilde nereye yatırılabilirdi? Yeniden, ana fikir özel konutlardı.

İster Berlin’deki sanat etkinliklerinde, ister Nairobi’deki özel partilerde olsun insanların Berlin’deki müthiş ucuz konutlardan bahsederken duyuyordum. İnsanlar şehri tanımıyorlardı bile, ama yükselişte olan bölgeler olan Moabit, Schöneberg ve Neukölln’ün isimlerini oldukça iyi telaffuz ediyorlardı.

Yirmi yılı aşkın süredir Berlin’de ikamet ediyordum ve nihayet şehir hakkındaki derin bilgimden yararlanabiliyordum. Dışarıdan gelenlerin yaptığından farklı olarak, araştırmalarımı şehrin birkaç senedir yaşadığım alanı Wedding’e odaklıyordum. Wedding, şehrin tarihi merkezi Mitte’ye komşu bir semtti ve muhteşem konumuna rağmen nezihleştirme oldukça seyrekti.

Aramaya devam ettikçe, hâlihazırda yaşadığım evden daha çok hoşuma giden bir yer bulmamım zor olduğu açıkça belli oldu. Apartman dairem küçüktü ama son derece sessizdi, iyi ışık alıyordu ve genişçe bir balkonu vardı. Üzerinde dükkan bulunmayan trafiğe kapalı bir sokakta, kafelerin ve mağazaların yığılmasıyla bir nezihleştirme tasavvur edilemiyor. Ve yine de, Mitte ve Prenzlauer Berg bir taş atımı uzaklıkta.

Ancak elbette kiram artıyordu ve ev haşin bir yatırımcıya satılabilir veya yıkılabilirdi bile. Ayrıca, hayatımın bir noktasında bu denli sık seyahat etmeyi bırakabilir ve tek göz odada tek başıma yaşamaktan sıkılabilirdim. Böylece Wedding’de iki yada üç odalı bir ev arayışımı sürdürdüm. Hemen taşınmam gerekmediği için araştırmam boş evlerle sınırlı değildi. Kaba bir yatırımcı olmayacaktım ve hâlihazırdaki kiracılar genel giderleri ve vergileri karşılayacak kadar ödeme yaptığı takdirde benim için sorun olmayacaktı.

Daireleri gezmeye başlayınca fark ettim ki hâlihazırda orada oturan kiracılardan ya hiç uğraşmak istemeyeceğim kadar hoşlanmıyordum ya da onlarla günün birinde kendim oturacağım diye kapı dışarı etmek istemeyeceğim kadar iyi anlaşıyordum. Tekrar başka birinin dairesinin ortasında potansiyel ev sahibi olarak durma fikri çekilmez bir hâle gelmişti. Daireyi birine kiraya vermek, bir iş ilişkisi olarak kabul edilebilmek için fazla kişisel bir şeydi. Nasıl asla bir savaşa katılamayacaksam, bunu da yapamadım. Gelecekte daha iyi yaşayabilmek olasılığını kaybetmeyi yeğledim.

Ev piyangosu

Alıştığınız evi kaybetme korkusu, aniden kanserden ölmek ya da öldürülme korkusu yanında banal kalabilir. En kötü ihtimalle evden işe daha uzun sürede gider, daha az alana sahip olur, daha az ışık görürsünüz. Ancak iş bulmak ve sağlıklı kalmanın aksine, pratikte yaşam alanı bulmakla ilgili bir yardım almıyoruz (bilim insanlarından da politikacılardan da), bu sebeple konu kendimizle ilgili en fazla sorumluluk hissetmenize neden olan şeylerden biri hâline geliyor. Emlak aşkın, eğlencenin ve cömertliğin düşmanıdır; yaşamlarımızı korku dolu ve sıkıcı kılar. Evlerimize sahip olmayız, evlerimiz bize sahip olur.

“Hayatın boyunca ne yaptın?”

“Oldukça güzel bir konut sahibi oldum. Artık satın alınamayacak kadar pahalı.”

Yalnızca çok zenginlerin bazıları için yalnızca mimari bir mücevherde yaşamak yeterli değildir, villalarını, bahçelerini ve adalarını çok özel anlar ve rastlaşmalar için kullanılabilir hâle getirme veya sanatçılar için konutlara ya da mültecileri için sığınma evlerine dönüştürme ihtiyacı duyarlar.

Herkese konukseverlik gösteren bir toplum nasıl olurdu? Herkes için temel bir gelir, “temel bir habitat” sunmak kolay değil. İnsanların farklı ihtiyaçları, arzuları vardır ve eldeki evler bir toprak reformunda olduğu gibi benzer hisselere bölünemez. Ancak her sene ya da iki senede bir tüm nüfusa konutların yeniden dağıtılmasını sağlayacak bir piyango düzenlenebilir. Kişisel mülkiyetler artık o kadar da önemli olmadığı için bir yerden diğerine taşınmak kolay. Eğer şansınıza da küçük bir ev düşerse, eşyalarınızın çoğunu bir depoya koyabilirsiniz. Ayrıca eşyalarınızı zaman zaman müzayedelere sokabilirsiniz de. Tam tersi, eğer piyangodan büyük bir ev düşerse de aquaponik sistemlerle, yasadışı bir takasla veya fiilen emlak pornosu üreterek ek gelir elde edebilirsiniz. Yeniden dağıtım piyangosu, (CRISPR tarzı) genetik mühendisliği her iklimde dışarıda rahatça yaşamamızı sağlayana kadarki süreçte bir geçiş evresi. O gün geldiğinde, istendiğinde inzivaya çekilmek için gerçek anlamda sonsuz olasılık olacak. Sadece kendileri için geniş bir alan isteyen insanlar, çevrenin üzerinde kabul edilemez bir yük olarak görülmeye başlanacak.